https://Bu.GeN.TR
|
 |
 |
 |
Haberler
Küresel eyleme Türkiye'den destek
Küresel eyleme Türkiye'den destek tarih 29.03.2008, 07:49 (UTC) | | Küresel eyleme Türkiye'den destek
[IMG]http://image.haber7.com/haber/10346.jpg[/IMG]
Küresel iklim değişikliğine dikkat çekmek için bugün dünya çapında gerçekleştirilecek eyleme, Türkiye'den de kurum ve kuruluşlar ışıklarını kapatarak destek verecek.
29 Mart 2008 03:00
Yazı boyutunu büyütmek için
Küresel eyleme Türkiye'den destek
Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Türkiye Ofisi Basın Sorumlusu Sezen Gülşen, WWF tarafından düzenlenen eylem hakkında bilgi verdi.
Geçen yıl da tüm dünyada gerçekleştirilen "Earth Hour (Dünya Saati)" adlı eylemle küresel iklim değişikliği konusunda etki yaratılabileceğini ortaya koymaya çalıştıklarını ifade eden Gülşen, eyleme, özellikle 27 büyük şehirden önemli destek verilmesinin beklendiğini, bir çok kurum ve kuruluşun "Earth Hour"a katılarak ışıklarını 1 saat kapatacağını kaydetti.
Destek veren kuruluş adlarının vakfın internet sitesinde yayınlanacağını bildiren Gülşen, yarın saat 20.00'de başlayıp bir saat sürecek eyleme katılmak isteyen herkese "elektrikli aletlerinizi ve ışıklarınızı kapatın" çağrısında bulundu.
Doğal kaynakların yok edilmesinin onlara bağlı üretimin ortadan kalkması anlamını taşıdığını ifade eden Gülşen, "Yaşamın sürmesi, tamamen doğal kaynakların akılcı kullanımına bağlıdır. Tüketim alışkanlıklarımızın, yaşam şeklimizin ve mevcut politikaların değişmesi gerekiyor" diye konuştu. | | |
|
Kuruyan göller flamingo mezarı gibi
Türk_Che tarih 29.03.2008, 07:48 (UTC) | | Kuruyan göller flamingo mezarı gibi
İç Anadolu'da kuruyan göller sebebiyle 30 kuş türü bölgeden silindi. Tuz Gölü'nde yapılan araştırmada uçamayacak kadar küçük yüzlerce flamingonun öldüğü tespit edildi.
29 Mart 2008 08:11
Yazı boyutunu büyütmek için
Kuruyan göller flamingo mezarı gibi
Mükremin Albayrak'ın haberi
Her geçen gün kirlenen ve kuraklık yüzünden sürekli küçülen Tuz Gölü, flamingoların üreme alanlarından birisi olarak biliniyor.
Son beş yılda Tuz Gölü ve çevresindeki göller kuruma noktasına geldi. Bu bölgede üreyen ve beslenen en az 30 kuş türü bölgeden kayboldu. Konya'nın atık sularını Tuz Gölü'ne taşıması nedeniyle sık sık gündeme gelen Konya Kanalı, son yıllarda tümüyle kuruyan gölde yavru flamingolar için tek beslenme alanı. Doğa Derneği Genel Müdürü Güven Eken, susuzluktan ölen flamingolar, çatlayan toprak manzaraları için Dünya Su Günü'nde 'Türkiye'nin kaderi olmamalı' diyor. Eken, Devlet Su İşleri (DSİ) başta olmak üzere tüm tarafları kalıcı çözümler üretmeye davet ediyor.
Doğa Derneği Genel Müdürü Güven Eken, su israfının önlenmesi gerektiğine dikkat çekerken, şunları dile getiriyor: "Ülkemizde sulanan alanların yüzde 94'ü, suyu israf eden yüzey sulama metotları ile yapılırken geriye kalan sadece yüzde 6'lık bir alanda basınçlı sulama sistemleri kullanılmakta." Tarımda, yüzey sulama yöntemi yerine damlama sulama sistemlerinin oluşturulmasıyla yüzde 50-90 arasında tasarruf sağlanabileceğini ifade eden Eken, Türkiye'de su kaynaklarının üçte birinin israf edildiğini savunuyor.
Devlet Su İşleri verilerine göre 2003 yılı itibarıyla yararlanılmakta olan suyun miktarı toplam 40,1 milyar metreküp. Bunun 6,2 milyar metreküpü içme suyu, 4,3 milyar metreküpü sanayi, 29,6 milyar metreküpü tarımsal amaçlı olarak kullanılıyor. | | |
|
Ergenekon çok küçük macera...
Türk_Che tarih 29.03.2008, 07:47 (UTC) | | Ergenekon çok küçük macera...
Derin devlet’ çökerken 'uzlaşalım' diyor başlıklı yazısı ile ilgiyi üstüne çeken ünlü magazin yazarı Aykut Işıklar, "AKP kapanırsa her şey eskisi gibi olacak hayalleri içindeler" diyor...
29 Mart 2008 08:25
Yazı boyutunu büyütmek için
Ergenekon çok küçük macera...
Aykut Işıklar'ın köşe yazısı
Önceki gün yazdığım 'Derin devlet çöküyor, panik içinde' başlıklı yazım şunu açıkça gösterdi. Benimle aynı duygu ve düşünceyi paylaşan çok insan var. Hatta bir tek karşı düşünce çıkmadı. Kutlayan herkese teşekkür ederim.
Bir gazeteci için bundan daha büyük mutluluk nasıl olur ki?.. 'Magazinciler bu işlerden anlamaz' sakın demeyin. Bu ülkede en önemli kararlar tarih boyunca içki masalarında alındı. Eğlenirken, göbek atarken, kör kütük içerken... Dostluklar, önemli atamalar, vermeler, almalar kısaca her şey... O süslü ofislerde ise sadece tavla oynanır, kahve içilir. Ekonomi kitaplarını ezberleyerek bir yere gelen kişi tanıyor musunuz? İki gündür dilime doladığım gerçek derin devleti anlayamayan kişi bu ülkede yaşayamaz.
İnsan hakları imiş, Avrupa uyum yasaları imiş, düşünce özgürlüğü, demokrasi, hak-hukuk, polis falan filan hepsi palavra. Onlar mağdur olduğumuz zaman, sadece hak aramak için şansımızı denediğimiz detaylar. Bakın çok iddialı bir laf edeceğim. Şu anda Türkiye'yi büyük bir çoğunlukla TBMM'ye gelen AKP mi yönetiyor sanıyorsunuz? Değil mi? Hayır. İktidar partisi olmak ile iktidar olmak çok farklı şeyler. Kurulu düzeni bozan AKP'yi gerçek iktidar yapmamak için birileri ellerinden geleni yapıyor.
Bunların çoğu da devlet kurumu ve görevlisi. AKP bunun farkında değil veya derin devletin bu ucuna gücü yetmiyor. Güya kader arkadaşları... Gerçek iktidar olup, Türkiye'yi yönetmeye çalışıyor ama bunu başarması çok zor. Bırakmazlar, bırakmıyorlar da. Yılların alışkanlığı biter mi? Özetle, evinde saat 21.00'de uykuya dalanlar Türkiye'yi yönetenlerin o yüzlerini (kirli) bilemez. Kimin ne olduğunu öğrenmek ayrı bir sanattır. Ön masada otururken içtiği içkiden, şarkıcılara gönderdiği çiçeklerin arasına iliştirdiği tek taş yüzükten öğrenmek gerekir.
Tabii o şarkıcılar da, tüm duyduklarını (gazetede fotoğrafım çıksın diye) her şeyi anlatır. Bu yüzden gazetelerdeki mafya haberlerine hep güldüm. Çünkü mafya diye, iki kişinin dizine kurşun sıkmış, iki yıl cezaevinde kalmış, yanında beş-on fedai, bir-iki de yeğen tetikçi çalıştıran kişileri gösterdiler. 'Yeraltı dünyasının ünlü mafya babası' diye onları şöhret yaptılar.
Aslında en fazla mafyanın taşeronu idiler. Oysa gerçek mafya hep iş adamı, kulüp başkanı, politikacı olarak dolaştı, tanındı. Türkiye'deki tarihi eserleri veya kilolarca eroini kaçıranlar gerçek mafya babası idi. Kimse bunları bilmedi. Pardon bazı polis müdürleri haricinde. Biliyorsunuz polis yol vermezse kimse adım bile atamaz. Kocaman fabrikaları parça parça Türkiye'ye sokan kaçakçılar mafya idi. 6-7 Eylül olayları sırasında Atina'da 14 bin Türk vatandaşı Rum'un gayrimenkullerine el koyanlar mafya idi. Bu iş hanlarının her birinin değeri bugün en az 10 milyon dolardır.
Ölmüş insanlardan kocaman binalar satın alındı. Ne kadar komik ki bunları yapanların kartvizitlerinde iş adamı yani holding patronu yazar. İsterseniz İstanbul jet sosyetesinde mali müşavir veya gümrük komisyoncusu diye tanınan bazı kişilerin eşlerine bakın. Akmerkez veya Nişantaşı City'e giderken kullandıkları otomobiller her şeyi açıkça anlatır. Uçak gibi otomobiller.
Amerikalı dolar milyarderlerinde var. Bazı vergi kaçırma uzmanları şey pardon mali müşavirlerin (namuslunla çalışanlar sakın alınmasın) bu kadar zengin olması, Maliye'nin hiç mi ilgisini çekmez? Beş kuruş vermeden, bir kalemde milyonlarca lira kazanan uzmanları herkes biliyor...
Bazı doktorlar maaşları ile kocaman hastanelerin sahibi oldular, bazı yedek parça satıcıları milyar dolarlık iş adamı oldular, polis maaşı ile Ege'de bin kişilik tatil köylerinin sahibi oldular. Devlet bankaları sadece onlara kredi verdi. Turizm teşviklerini, bedava arsaları sadece onlar aldı. Anadolu Kavağı'na Şehir Hatları vapuru ile giderken hayran hayran baktığınız yalıların sahipleri işte bu beylerdir. Lüks sitelerdeki her biri milyon dolara satılan dairelerin sahipleri de onların çocukları...
Susurluk, Ergenekon, fasulye, patlıcan bunlara kafanızı fazla yormayın. Bunlar çok küçük macera hikayeleri. O onun adamı imiş de, bunu vurmuş iş mi yani?.. Gerçeklerin üzerine gitmeyi ilke edinmiş cesur ve tarafsız Türk medyası Amerikan, Rusya ve Güney Kore'den satın alınan milyon dolarlık silahlardan bihaber, Ümraniye'de çöplükte bulunan el bombaları ile uğraşıyor.
Leyla Zana iki yıl sonra Güneydoğu'da çok şey değişecek diye bas bas bağırıyor, medyamız ise 84 yaşındaki gazeteciyi ikinci Atatürk yapmaya uğraşıyor. Dün akşam bir 32. Gün programı vardı. Gazetecilerin muhabbetini gördükten sonra karar verdim annem beni şeyde çalıyor sanmaya devam etsin. Kimse özünde vatanını, milletini ve dinini düşünmüyor. Kimlerin nasıl zengin olduğunu inceleyin, gerçek çeteleri ve mafya liderlerini görürsünüz. İşte bu kişiler şimdi panik içinde. AKP'yi seçimle yıkamayacaklarını anladılar. 'Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakan kaldığı her dakika onların zararına. Her fırsatta dedikleri Ortaçağ karanlığı sloganı var ya. İşte bu Ortaçağ karanlığı şimdi onlar için geçerli...
Ya bu değirmenin çarkı dönmezse korkusu. Eski günlerin geri gelemeyeceğini açıkça gördüler. Korku içinde AKP'yi karalayacak komplo teorisi kuruyorlar. 'Ben hayatım boyunca devletin önemli görevlerine, işime yarayan adamları getirdim. Onları terfi ettirdim. İşimi hep böyle yürüttüm' diyecek değiller ya... Beş yıldır AKP'nin gücünü kırmak, ülkeyi zor duruma düşürmek için uğraşıyorlar. Son günlerde iyice abarttılar. AKP kapanırsa her şey eskisi gibi olacak hayalleri içindeler. Ama farkında değiller Türkiye fena halde bölünüyor. Biz birbirimizi yedikçe, onlar sevinçten uçuyor.
| | |
|
ODTÜ 'Saf Anadolu arısı' üretecek
Türk_Che tarih 29.03.2008, 07:46 (UTC) | | ODTÜ 'Saf Anadolu arısı' üretecek
ODTÜ'lü araştırmacılar, Türkiye'nin çeşitli illerinden toplanan arıların DNA'larını kullanarak, dış etkenlere dirençli ve bal üretimi yüksek saf Anadolu arısı üretecek.
29 Mart 2008 08:40
Yazı boyutunu büyütmek için
ODTÜ 'Saf Anadolu arısı' üretecek
ODTÜ Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aykut Kence, ODTÜ bahçesindeki kovanlara Yozgat, Çankırı, Beypazarı, Konya, Niğde'den getirilen genetik özellikleri bozulmuş erkek Anadolu arılarını yerleştireceklerini bildirdi. Bu arıların spermlerinde bulunan DNA'ları inceleyerek, iyi niteliğe sahip olanlarla ana arıları dölleyeceklerini belirten Kence, bu şekilde bal üretimi yüksek, hastalıklara ve dış etkenlere dirençli arılar elde edeceklerini kaydetti. Kence, projeyle, Türkiye'deki bal arılarının ölümlerini azaltmayı ve bal üretimlerini artırmayı hedeflediklerini söyledi.
ÜZERİNE TİTREMELİYİZ
Kence, yüksek oranda bal verdiği için kullanımı yaygınlaşan ithal arıların Anadolu arılarının genetiğini bozduğunu kaydederek, bu türü tekrar üretmeyi istediklerini dile getirdi. Avrupa'da Anadolu arılarından yararlanıldığını belirten Kence, ''Avrupa, saf Anadolu arılarının genlerini kullanarak arı üretiyor. Türkiye'de 5-6 arı türü var. Dünyadaki 25 alt arı türünün yüzde 20'si de Türkiye'de. Ülkemizin arı genetiği bakımından zenginliği burada yatıyor. Bu arıların üzerine titrememiz lazım.'' | | |
|
Önceden sigortalı olmanın avantajı
Türk_Che tarih 29.03.2008, 07:44 (UTC) | | Önceden sigortalı olmanın avantajı
Diyelim ki 18 yaşından küçük çocuğunuz var onu reformdan önce sigorta ettirebilir misiniz? Eğer kaydettirirseniz emekliliğine etkisi olur mu? Resul Kurt yanıtlıyor:
29 Mart 2008 09:00
Yazı boyutunu büyütmek için
Önceden sigortalı olmanın avantajı
Bugünlerde Sosyal Güvenlik Reformu ile hayatımızda değişecek. Birçok okurumuz, çocuklarını reformdan önce sigortalı yapmanın yararlı olup olmayacağını soruyor. Okurumuz İpek Baruh da ‘17 yaşında bir kızım var onu reformdan önce sigortaya kaydettirebilir miyim? Eğer kaydettirirsem emekliliğine etkisi olur mu? Yoksa yaşı 18’den küçük olduğundan boşuna mı SSK’lı yapmış olurum’ diye soruyor?
Reformdan önce işe girenler yaş ve günden faydalanacak
Sosyal güvenlik reformu ile emeklilik yaşı, prim gün sayısı ve bir çok konuda değişiklik yapılıyor.
Sosyal güvenlik reformunun yürürlük tarihinden önce sigortalı olanların emekliliğinde; İlk defa 08.09.1999 tarihi ile sosyal güvenlik reformunun yürürlük tarihleri arasında çalışmaya başlayan SSK sigortalılarına aşağıdaki şartlarla yaşlılık aylığı bağlanacaktır:
a) Erkek ise 60 yaşını doldurmuş olması ve en az 7000 gün,
b) Erkek ise 60 yaşını doldurmuş olması, 25 yıldan beri sigortalı bulunması ve en az 4500 gün, emeklilik primi ödemiş olmaları şartı ile emekli aylığına hak kazanacaklardır.
Yani reformun yürürlük tarihinden önce işe girmiş olanlar için halen geçerli olan emeklilik yaşları ve şartlarında herhangi bir değişiklik yapılmayacaktır.
Halen hem memurlar, hem Bağ-Kur’lular hem de SSK’lılar için kadınlarda 58 ve erkeklerde de 60 yaş sınırı 1999’dan beri uygulanıyor.
Ayrıca, yaşlılıktan emeklilik de sistemin sigortası işlevini görüyor. Kadınlarda 58 ve erkeklerde de 60 yaşına gelmesine rağmen prim gün sayısı yeterli olmayanlar da 5400 günle emekli olabiliyor.
İlk defa reformun yürürlük tarihinden sonra sigortalı olacak erkekler için emeklilik yaşı 2036 yılına kadar 60, 2036 yılından itibaren ise kademeli olarak artacak ve 2044 yılında 65’e ulaşacak. Halen emeklilik için gereken 7000 gün sayısı, emek platformuyla yapılan görüşmelere göre reformdan sonra işe girenler için 7200 prim gün sayısı olarak uygulanacak.
Dolayısıyla, reformdan önce sigortalı olanlar hem emeklilik yaşı hem de prim gün sayısı açısından avantajlı olacak.
Önceki sigortalılar emekli olunca da çalışabilecek
Yani reformdan önce işe girenlerin sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışma hakları var. Ancak ilk defa sosyal güvenlik reformundan sonra sigortalı olanlardan (4/b Bağ-Kur sigortalıları hariç) ilerde emekli olduklarında sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışamayacaklar.
Aylık bağlama oranı
Halen sigortalı olan ve şu anda 10 yıl prim ödeme gün sayısını doldurmamış olan sigortalıların aylık bağlama oranları için aylık bağlama oranının yüzde 3, 10 yıldan sonraki süreçte ise yüzde 2 olarak uygulanması öngörülüyor.
Reformdan sonra ilk defa sigortalı olanların aylık bağlama oranı ise yüzde 2 olarak uygulanacak. Yani reformdan önce sigortalı olanların aylık bağlama oranları daha yüksek olacak.
18 yaşından küçükler de çalışabilir
4857 Sayılı İş Kanunu’nda, çalıştırma yaşı ve çocukları çalıştırma yasağı düzenlenmiştir. Buna göre; onbeş yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasaklanmıştır. Ancak, ondört yaşını doldurmuş ve ilköğretimi tamamlamış olan çocuklar, bedensel, zihinsel ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılabileceklerdir.
Fiilen çalışan ve 18 yaşından küçük çocukların sigortalı olmasında bir sakınca yok. Okurumuzun 18 yaşından küçük çocuğunun fiilen bir işyerinde çalışması halinde sigortalı olması mümkündür. | | |
|
Tuzla Tersanesi'nde yine ölüm var!
Türk_Che tarih 29.03.2008, 07:42 (UTC) | | Tuzla Tersanesi'nde yine ölüm var!
Tuzla tersanelerinde iş kazaları nedeniyle yaşanan işçi ölümleri durmuyor. 13 Mart'ta yaşanan kazada yaralanan Yüksel Özdemir adlı işçi önceki gün hayatını kaybetti.
29 Mart 2008 09:20
Yazı boyutunu büyütmek için
Tuzla Tersanesi'nde yine ölüm var!
Tuzla tersanelerinde iş kazaları nedeniyle yaşanan işçi ölümleri durmuyor. Tuzla Sinan Denizcilik adlı bir taşeron firmada 13 Mart'ta yaşanan bir kazada yaralanarak hastaneye kaldırılan Yüksel Özdemir adlı işçi önceki gün hayatını kaybetti.
Tuzla tersanelerinde iş kazaları nedeniyle yaşanan işçi ölümleri durmuyor. Tuzla Sinan Denizcilik adlı bir taşeron firmada 13 Mart'ta yaşanan bir kazada yaralanarak hastaneye kaldırılan Yüksel Özdemir adlı işçi önceki gün hayatını kaybetti. Bu ölümle Tuzla'da bugüne kadarki ölümlerin sayısı 84'e ulaştı. Gemide yüksekten düşme sonucu yaralanarak hastaneye kaldırılan Özdemir bu yıl iş kazasında kaybedilen 7'nci işçi oldu. | | |
|
|
Bugün 6 ziyaretçikişi burdaydı! |
|
 |
|
 |
|